Üç Fidan'ın İdam Edilmelerinin 53. Yılı
3 Gencecik fidandı... 53 yıl önce, darağacında bitti ömürleri...
Babasına yazdığı son mektupta, "insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler.. önemli olan çok fazla yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir" demişti, Deniz Gezmiş... Adlarına şiirler, şarkılar, kitaplar yazılan 68 kuşağının gençlik liderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın 53 yılda ne adları, ne de yaşadıkları unutuldu...
Deniz'in bir sandalyesi vardı.... Üzerine sloganlar yazardı... Bir gün üstüne çıkıp haykırdı; Tam Bağımsız Demokratik Türkiye... Sonra ayaklarının altındaki sandalyeyi çektiler...
''Biz Korkuyu Kerbelada Yendik'' dedi Hüseyin İnan ve "Biz inanıyoruz ki, bu mücadele bizim ölmemizle son bulmayacak" diye haykırdı Yusuf Aslan...
Ve her yıl 6 Mayıs'ta denizlere çıktı bütün sokaklar...
12 Mart 1971'de muhtıra ile askeri darbe oldu.
Muhtıradan sadece 4 gün sonra Türkiye, önemli bir haberle daha karşı karşıyaydı. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan yakalandı...
Aslında Deniz Gezmiş ve arkadaşları herhangi bir ölümden sorumlu tutulmuyordu. Banka soymaktan aranıyorlardı. Ve eski Amerikan Büyükelçisi'nin ODTÜ ziyareti sırasında aracının yakılmasıyla 4 Amerikan askerinin kaçırılıp serbest bırakılması, suçları
arasındaydı.
İlk karar alındı; toplu yargılanacaklardı...
Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 no'lu Mahkemesi'ne çıkarıldılar....
Mahkemenin başında Tuğgeneral Ali Elverdi vardı. Baki Tuğ ise iddiaları okuyan savcıydı. Karar yüzlerine okundu...
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan karardan sonra hücrelerinde idamı beklemeye başladılar...
24 nisan 1972... İdam kararı; Meclis'te oylanırken 48'e karşı 273 oyla kabul edildi.
6 Mayıs'ta gün ağarırken, Mamak askeri cezaevinden Deniz, Yusuf, Hüseyin; ayrı ayrı, elleri arkadan kelepçeli ve ayakları prangalı çıkarıldı.
Hepsinin koynunda birer mektup vardı...
"Baba,
Mektup elinize geçmiş olduğu zaman, aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben, ne kadar üzülmeyin desem, yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat, bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler… Önemli olan çok yaşamak
değil, yaşadığı süre içinde, fazla şeyler yapabilmektir.
Bu nedenle ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki, benden evvel giden arkadaşlarım, hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de etmeyeceğimden şüphen olmasın."
Oğlun Deniz Gezmiş...
Ulucanlar cezaevinde darağacı kuruldu...
Ne Deniz'in, ne Yusuf'un ne de Hüseyin'in ailesine haber verildi; Yalnızca avukatlar infazlarda bulunmaları için uykularından uyandırıldı.
Saat 01.25'te, önce Deniz giydi beyaz gömleği...
Deniz'in ardından Yusuf, sonra da Hüseyin.. İdamlar sabaha karşı 03.00'te bitti.. Sıkıyönetim bildirisiyle radyodan duyuruldu...
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının 1969'da öldürülen Taylan Özgür'ün yanına gömülme isteği de yerine getirilmedi.
Aradan geçen 53 yılda darağacında can veren 3 fidan, hiç unutulmadı....
Deniz'in ismi binlerce çocukta yaşadı...
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, Ankara'daki mezarları başında anıldı.
CHP Lideri Özgür Özel, Gezmiş'in kabrine güller bıraktı...
''Biz Korkuyu Kerbelada Yendik'' dedi Hüseyin İnan ve "Biz inanıyoruz ki, bu mücadele bizim ölmemizle son bulmayacak" diye haykırdı Yusuf Aslan...
Ve her yıl 6 Mayıs'ta denizlere çıktı bütün sokaklar...
12 Mart 1971'de muhtıra ile askeri darbe oldu.
Muhtıradan sadece 4 gün sonra Türkiye, önemli bir haberle daha karşı karşıyaydı. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan yakalandı...
Aslında Deniz Gezmiş ve arkadaşları herhangi bir ölümden sorumlu tutulmuyordu. Banka soymaktan aranıyorlardı. Ve eski Amerikan Büyükelçisi'nin ODTÜ ziyareti sırasında aracının yakılmasıyla 4 Amerikan askerinin kaçırılıp serbest bırakılması, suçları
arasındaydı.
İlk karar alındı; toplu yargılanacaklardı...
Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 no'lu Mahkemesi'ne çıkarıldılar....
Mahkemenin başında Tuğgeneral Ali Elverdi vardı. Baki Tuğ ise iddiaları okuyan savcıydı. Karar yüzlerine okundu...
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan karardan sonra hücrelerinde idamı beklemeye başladılar...
24 nisan 1972... İdam kararı; Meclis'te oylanırken 48'e karşı 273 oyla kabul edildi.
6 Mayıs'ta gün ağarırken, Mamak askeri cezaevinden Deniz, Yusuf, Hüseyin; ayrı ayrı, elleri arkadan kelepçeli ve ayakları prangalı çıkarıldı.
Hepsinin koynunda birer mektup vardı...
"Baba,
Mektup elinize geçmiş olduğu zaman, aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben, ne kadar üzülmeyin desem, yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat, bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler… Önemli olan çok yaşamak
değil, yaşadığı süre içinde, fazla şeyler yapabilmektir.
Bu nedenle ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki, benden evvel giden arkadaşlarım, hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de etmeyeceğimden şüphen olmasın."
Oğlun Deniz Gezmiş...
Ulucanlar cezaevinde darağacı kuruldu...
Ne Deniz'in, ne Yusuf'un ne de Hüseyin'in ailesine haber verildi; Yalnızca avukatlar infazlarda bulunmaları için uykularından uyandırıldı.
Saat 01.25'te, önce Deniz giydi beyaz gömleği...
Deniz'in ardından Yusuf, sonra da Hüseyin.. İdamlar sabaha karşı 03.00'te bitti.. Sıkıyönetim bildirisiyle radyodan duyuruldu...
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının 1969'da öldürülen Taylan Özgür'ün yanına gömülme isteği de yerine getirilmedi.
Aradan geçen 53 yılda darağacında can veren 3 fidan, hiç unutulmadı....
Deniz'in ismi binlerce çocukta yaşadı...
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, Ankara'daki mezarları başında anıldı.
CHP Lideri Özgür Özel, Gezmiş'in kabrine güller bıraktı...