Özgür Özel: “Türkiye'nin Birinci Partisiyle Muhatap Olan, Bunu Bilerek Konuşacak"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Habertürk TV’nin 15 Temmuz özel yayınına konuk oldu. Özel, 15 Temmuz gecesi yaşananlara ilişkin şunları kaydetti:
"Erdoğan, ‘Yeni bir ittifak kurdum. Biz kalabalığız; korkmayın, kaçmayın, dağılmayın’ diyerek kendi kitlesine bu siyaseti yapıyor”
Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Terörsüz Türkiye” süreci için kullandığı, “Biz eleştirilere ve fikirlere açığız” sözlerini şöyle değerlendirdi ve “Terörsüz Türkiye sürecinde bundan sonra hangi adımlar atılmalı, CHP’nin görüşü nedir” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Etrafımda çok kötümser arkadaşlarım oluyor. Bazen diyorum ki ‘Biraz iyimser olun.’ Hakikaten o konuşmadan bulduğunuz, alıp bana sorduğunuz cümle müthiş. O konuşmadan onu bulduysanız çok iyi konuşmanın ruhu. Cumhurbaşkanı diyor ki ‘Biz üçümüz varız. Biz, MHP, DEM; üçümüz yürüyeceğiz. Kimseye ihtiyacımız.’ Sonra yer yerinden oynadı. DEM’liler dediler ki ‘Ne üçlü ittifakı? Bu bir siyasi ittifak değil, çözüm için birlikteyiz.’ Meseleyi doğru okuyacaksak şuradan bakalım: Erdoğan'ın oyu düşmüş 29’a. Zayıflama, yalnızlaşma ve terk edilme psikolojisinde. Meydanlar 19 Mart darbesine direniyor. Hal böyle olunca Erdoğan kendisini gitgide zayıf, güçsüz hissediyor ve maalesef her zaman geçmişte de; kalabalık meydanlar için devletin memurlarını topla getir, Soma'da madencileri topla getir, bilmem ne... Bu operasyonel gücünü kaybetti AK Parti. Bence doğru da değildi zaten o suni oluşturulmuş kalabalıklar. Şimdi bir tarafta akşam televizyonu açıyor, İstanbul'un bir ilçesinde 100 bin kişi ayakta. Cumartesi günü açıyor, normalde CHP’nin 790 oy aldığı Bayburt'ta 25 bin kişi ayakta, Konya'da dolduramadığı meydanı CHP doldurmuş. Dönüyor, diyor ki ‘Yeni bir oyun kurdum. Ben MHP, DEM ile beraberim. Geçen seçimde çok sayıda Kürt oyu bana gelmemişti, bundan sonra gelebilir. Yeni bir ittifak kurdum. Biz kalabalığız; korkmayın, kaçmayın, dağılmayın.’ Kendi kitlesine bu siyaseti yapıyor.
"Meclis çatısı altında olduktan sonra en müspet katkıları sağlayacağız”
Bu süreçte ortaya çıkan bir durum var: PKK silah bırakacak. Devlet Bey buna, 'Terörsüz Türkiye' diyor. Ben buna 'Terörsüz ve demokratik bir Türkiye' diyorum. DEM buna başka bir şey diyor. Ama biz hepimiz şöyle bir noktadayız: ‘Silahlar bırakılacaksa ve Türkiye birlikte barış içinde, güven içinde yaşanacak bir ülke olacaksa, bu teröre giden paralar milletin kursağından geçecekse bu iyi bir şeydir, Biz buna destek olacağız’ diyoruz. Ve biz diyoruz ki ‘Bu Meclis çatısı altında olduktan sonra en müspet katkıları sağlayacağız. Neden Kürt'ün, Türk'ün anası ağlasın? Neden sıvasız briket evlere koca koca Türk bayrakları asalım? Neden camı olmayan naylondan penceresi kapanmış evlere şehit ateşi düşsün? Düşmesin. Ben çok şehit cenazesine gittim. Anası-babası, ‘Vatan sağ olsun’ diyor. Beş sene sonra git bakalım, o ateş düşmüş şehidin evinde ne olmuş? Kardeşine bir tane iş veriyoruz, anası bayılınca devletimiz iğne yapıyor. Beş sene sonra git bakalım, o evde ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar oluyor. O yüzden bu terörün kökünün kazınması lazım. Tamamen terörden kurtulunması lazım. Güçlü bir demokrasi inşa edilmesi lazım. Burada da Meclis'in etkili rol oynaması lazım.
"Türkiye'nin birinci partisiyle muhatap olan, birinci partisiyle muhatap olduğunu bilerek konuşacak”
Biz en müspet katkıyı sağlayacağız. Türkiye demokratikleşsin. Türkiye'de Kürt sorunu, demokratikleşerek çözülebilir. Türkiye'de terör sorunu demokratik adımlar atılarak çözülebilir. Bu süreçte yasamaya düşecek görevlere CHP müspet katkı, olumlu katkı, iyi niyetli katkı verecek. Ama sırf CHP'yi bu sürecin dışında tutmak istiyor diye Erdoğan; olur olmaz, çer çakal işler yapmaya kalkılırsa bunlara da sessiz kalmaz. Hem kandıracaksın, aldatacaksın, verdiği sözleri tutmayacaksın; ondan sonra da döneceksin ‘CHP ne yapıyor?’ Öyle konforlu siyaset kalmadı. Akıllarını başlarına alacaklar. Türkiye'nin birinci partisiyle muhatap olan, birinci partisiyle muhatap olduğunu bilerek konuşacak. Öyle, ‘Çağırırım, gelen gelir, gelmeyen gelmez. Biz üçümüz bir taraftayız, siz çeperdesiniz. Lazım olunca Meclis’ girersiniz’ böyle bir şey yok. Meclis Başkanı da Türkiye'nin birinci partisiyle muhatap olduğunu bilerek görüşmeler yapacak, adımlar atacak; Cumhurbaşkanı da öyle yapacak Bakanlar da öyle yapacak bürokrasi de öyle yapacak. Asker, sivil, bürokrasi; CHP'nin bu ülkenin birinci partisi olduğunu, iktidar namzeti olduğunu, milletimizin takdiriyle gelecek seçimlerde CHP'nin bu parlamentonun birinci grubu olacağını, Cumhurbaşkanının bir CHP'li olacağını bilecekler. Hesaplarını, kitaplarını ona göre yapacaklar.”