GÜNDEM

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yüksel, Türk Askerinin Lübnan'daki Görev Süresinin Uzatılmasını Değerl

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yüksel, Lübnan'da görev alan barış gücünün, hem sivillerin korunması hem de bölgenin, tüm dünyanın barış ve güvenliğinin korunması açısından önemli bir görev yürüttüğünün altını çizdi.


TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, Türk askerinin Lübnan'daki görev süresinin 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin, "'Dünya 5'ten büyüktür' çıkışı yaparak adil bir dünya isteyen Türkiye'nin, BM Barış Gücü çerçevesinde sivilleri koruma maksadıyla, uluslararası barış ve güvenliğin korunması misyonu çerçevesinde bölgede yer alması gerçekten değerli." dedi.

Yüksel, Birleşmiş Milletler (BM) Geçici Görev Gücü (UNIFIL) kapsamında Lübnan'da bulunan Türk askerinin görev süresinin 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin TBMM Genel Kurulunda kabul edilmesini AA muhabirine değerlendirdi.

Tezkerenin, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten itibaren Gazze'de sürdürdüğü soykırım politikası ve bu saldırgan politikanın Lübnan topraklarına genişletilmek istenmesi göz önüne alındığında her zamankinden daha önemli hale geldiğini belirten Yüksel, İsrail'in sivil ayrımı gözetmeksizin silahlı saldırılarına devam etmesinin, BM Güvenlik Konseyi'nin bunu önleyecek kararlar alamamasının, mevcut sistemin içerisinde bulunduğu çıkmazı gösterdiğini vurguladı.

Cüneyt Yüksel, Lübnan'da görev alan barış gücünün, hem sivillerin korunması hem de bölgenin, tüm dünyanın barış ve güvenliğinin korunması açısından önemli bir görev yürüttüğünün altını çizdi.

UNIFIL'in, BM Güvenlik Konseyi'nin 1978 tarihli 425 ve 426 sayılı kararlarına dayandığına işaret eden Yüksel, şöyle devam etti:

"O tarihlerde de İsrail, Lübnan'ı işgal etmeye başlamıştı ve daha sonra bölgeden çekilirken BM Güvenlik Konseyi olaya müdahil olmuş ve Lübnan'a barış gücü konuşlandırmıştı. Bu barış gücü ile hem bölgedeki barış ve güvenliğin yeniden tesis edilmesi hem de Lübnan hükümetinin bu bölgede otoritesini yeniden sağlamasına yardım edilmesi amaçlanmıştı. Fakat ne yazık ki Lübnan bir türlü istikrar bulamadı. Bölgenin en karışık siyasi yönetim modellerinden birine sahip olan bu topraklar hep bir krizle karşı karşıya kaldı. Nitekim, 2006 tarihinde İsrail ile Hizbullah'ın Lübnan topraklarında savaşması, bunu ileri boyuta taşıdı."

Yüksel, BM Güvenlik Konseyi'nin 2006 tarihli 1701 sayılı kararı ile taraflara ateşkes çağrısı ile UNIFIL'in görevlerine yeni eklemeler yaptığını aktardı.

UNIFIL'in gözlem misyonunun güçlendirildiğini ifade eden Yüksel, İsrail'in Lübnan topraklarından çekilirken, UNIFIL askerlerinin de Mavi Hat olarak adlandırılan ve iki devlet arasındaki işgal sonrası hattı belirleyen bölgeye konuşlandırıldığını anlattı.

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yüksel, UNIFIL'e sivillere yönelik hem insani yardımların ulaştırılması hem de yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşünü sağlamaya yönelik görevler verildiğini bildirdi.

Ayrıca UNIFIL'e, Lübnan'ın talebi üzerine, Lübnan'a hukuka aykırı şekilde silah veya ilgili malzemenin girişinin engellenmesine ilişkin de görev yüklendiğini dile getiren Yüksel, Türkiye'nin 5 Eylül 2006 tarihli TBMM kararı ile bu güç içerisinde yer aldığını hatırlattı.

"İsrail, Lübnan'ı da Gazzeleştirmeye yönelik adımlar atıyor"

Türkiye'nin, bölgede deniz gözlem gücü olarak görev icra ettiğini aktaran Yüksel, Lübnan'da 50'den fazla devletten 10 binden fazla personelin görev yaptığını belirtti. Yüksel, Geçici Görev Gücü'nün, Lübnan'ın işgalini önlemek için de bölgede zor şartlarda faaliyetlerini sürdürdüğünü ifade etti.

Geçici Görev Gücü'nün son zamanlarda hedef alındığının altını çizen Yüksel, şu değerlendirmelerde bulundu:

"İsrail, Lübnan'ı da Gazzeleştirmeye yönelik adımlar atıyor. Özellikle son bir aydır Beyrut yoğun şekilde bombalanıyor. Bu bombalamalarda yüzlerce sivil hayatını kaybetti. Beyrut'ta insani kriz gün geçtikçe daha da kötüleşmeye başladı. İsrail, bir yandan havadan Beyrut'u bombalarken bir yandan da tanklarla karadan askeri müdahaleye başladı. Tüm bu işgal girişimi Lübnan genelinde sivillerin daha güvenli bölgelere göç etmek istemesine de neden oluyor. Bu yüzden aslında Lübnan'ın işgali bölgenin istikrarsızlaşmasına ve Türkiye'ye yönelik yeni bir göç dalgasının başlamasına da sebep olabilir. Bu durum kabul edilemez. Bu yüzden bugün Lübnan'daki Geçici Görev Gücü, sadece Lübnan sınırlarını korumanın çok ötesinde aynı zamanda uluslararası barış ve güvenliği de korumaya çalışıyor."

İsrail'in son günlerde tüm sınırları aştığına dikkati çeken Yüksel, barış gücü misyonunun yaptığı düzenli açıklamalarda da tehlikenin boyutlarının gözler önüne serildiğini vurguladı.

"BM Güvenlik Konseyi acizlik içerisinde"

Sahadaki bulguların İsrail'in barış gücü askerlerine saldırdığını gösterdiğini belirten Yüksel, "UNIFIL sadece bir gözlem gücü değil, aynı zamanda Lübnanlı sivillerin güvenli sığınağıdır. Nitekim, birçok sivil UNIFIL'in güvenli bölgelerine geçmeye çalışıyor. Onların kendilerini çatışmalardan koruyacağını umuyor. Fakat maalesef bu durum İsrail'i ileride durdurabilecek mi bilmiyoruz. BM Güvenlik Konseyi, bölgede bebekleri, çocukları, kadınları ve sivilleri koruma noktasında olduğu gibi kendi görevlendirdiği misyonu koruma noktasında bile acizlik içerisinde." değerlendirmesinde bulundu.

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yüksel, BM Güvenlik Konseyinin, İsrail'in bebeklere, çocuklara, kadınlara ve sivillere yönelik gerçekleştirdiği saldırılarda dahi hareket etmediğini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Bu soykırımcı güruhun herhangi bir hukuk ve ahlak değer yargısının kalmadığı ortada. BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri bu vahşi ırkçı rejimi engellemeye çalışmıyor. Hatta, her geçen gün artırdıkları silah ticaretleriyle ona destek sunmaktan geri durmuyor. BM Güvenlik Konseyi, 7 Ekim 2023'ten beri devam eden soykırımı sadece izliyor, durdurmuyor. İşte, tüm bu atmosferde, 'Dünya 5'ten büyüktür' çıkışı yaparak adil bir dünya isteyen Türkiye'nin, BM Barış Gücü çerçevesinde sivilleri koruma maksadıyla, uluslararası barış ve güvenliğin korunması misyonu çerçevesinde bölgede yer alması gerçekten değerli. UNIFIL'e katkımızın sürdürülmesi, BM çatısı altında uluslararası barış ve huzurun muhafazası için çaba gösteren, sorumluluk sahibi bir ülke olarak bölgemizde barış ve istikrarın hakim olmasına yönelik dış politikamızla da uygundur."